Sergilediği futbolla gözde haline gelen Alpaslan Öztürk, Göztepe’den ayrılıp, Galatasaray ile anlaştı. Tabi herkes tarafından yeni takımına ne kadar katkı vereceği merak konusu oldu.
*
Futbola doğup büyüdüğü ülke olan Belçika’da başlayan Alpaslan, genç yaşta İngiltere’ye gidip, 2 sene kaldıktan sonra geri döndü. Bu arada hem Belçika hem de Türkiye genç milli takımlar formasını giydi. Bir Belçika, bir Türkiye… Bir Belçika, bir Türkiye… Sürekli ülke değiştirdi. İlk kez Beerschot AC’de genç takımdan A Takım’a yükselmeyi başardı. Ön libero ve sağ orta saha mevkilerinde görev yaptı. Bu da kendisine Standart Liege’in kapılarını açmasını sağladı. Takımın değişmez isimlerinden biri oldu. Baştan sağ bekte sonradan orta sahada oynatıldı. İyi bir takımda, başarılı bir performans gösterince, Türk kulüplerinin dikkatini çekti ve 2. sezonunda kulübünde pek tercih edilmeyince, 2014 yılında Kasımpaşa’nın yolunu tuttu. Yarım sezon yeteri kadar süre alamadı ama sonrasında çok arttı. Hep ön libero mevkiinde tercih edildi. Kiralıktan geri döndüğü Standart Liege’den, o zamanlar Süper Lig’de yer alan Eskişehirspor’a gönderildi. Burada pek tutunamadı, kadro dışı bırakılması yüzünden varlık gösteremedi. Sorunlu bir sezon yaşadı.
Kiralıktan yine geri döndü. Yarım sezon kadroya giremedi. Bu sefer Elazığspor talip oldu ama 1. Lig’den…
Yarım sezon daha oynayamadan boşa gitti. 2. sezonunda kadronun vazgeçilmez ismi olmayı bildi. Ve Süper Lig’den Göztepe ile yolları kesişti. Formayı çok defa terletmiş olsa da kadro dışı bırakıldığı zamanlar oldu. Sürekli ön liberoda görev yaptıktan sonra ligin son 3 haftasında ilk defa stoper mevkiinde oynadı. Buradaki başarısı, onun kaderini belirledi. Artık o bir stoperdi ve bu onun için milli takımın kapılarını açan etkendi.
*
Yıllardır Galatasaray’ın defansını eleştiren biriyim. Sağ ve sol bekte görev yapan oyuncuları, ileriye çıkmasını seven özelliklere sahip oluyor genellikle. Böyle olunca defansa katkıları çok azalıyor ve tüm yük defansın ortasında oynayan stoperlere yığılıyor. Bu mevkide en çok görev yapan oyuncuları Marcao ve Luyindama… Bunların yokluğunda ise 3. isim olarak Donk görev yaptı. Üç oyuncunun da büyük bir zafiyeti vardı, o da pozisyon almalarındaki eksiklikleri idi. Hız, güç, kuvvet hepsinde var. Defanstan top çıkarmak Marcao ve Donk’ta var, Luyindama’da yok…
*
Bu oyuncular arasında Alpaslan Öztürk’ü ön plana çıkaracak etken, pozisyon almasındaki becerisi. Sarı kırmızılı takımın bu konudaki eksikliklerini giderir. Top çıkarmakta da usta. Zaten geçmişinde asıl mevkisi ön liberoydu ve orta saha oynamışlığı da vardı. Uzun paslarda da çok iyi. Sakinliği aşırı denecek kadar fazla.
Maçtan önce sakızını atar ağzına maç boyunca çiğner, buz adam gibi oynar, hiç panik yapmaz. Kafa toplarında da mıknatıs gibidir. Özellikle duran toplarda ileriye çıkar, yapılan ortalara bir şekilde yüksek yüzdeyle kafa vurmayı başarır.
Eksikliklerine gelecek olursam, ağır bir oyuncu. Takım olarak ileriye çıktıklarında, defans arkasına atılacak toplarda büyük bir zafiyet gösterir. Çabukluğunun olmaması nedeniyle, kısa mesafede de etkisiz kalır.
Rakiplerine önlerini biraz kolay açtırır. Mevcut defans oyuncularıyla eksikleri aynı.
*
Alpaslanlı defansın başarılı olması için yanına hızlı ve güçlü bir stoper koymak gerekir aksi takdirde yüzde yüz verimlilik sağlanamaz. Eğer defansı yöneten isim olmayı başarabilirse, koordinasyon işini yüklenirse, yani kimin ne yapması gerektiğini söylerse, ilk 11’in değişmez ismi bile olabilir.
Mevsimler ileriye gidiyor
Haziran’ın 10’unda İzmir’de şiddetli gök gürültüsü eşliğinde yağmur yağdı. Pazartesi de yağmurluydu.
Oysa İzmir’de yaz aylarında kolay kolay görülmeyecek bir şey. 1 damla bile düşmezdi.
Son 7-8 yıldır mevsimlerin yavaş yavaş ileriye doğru kaydığını gözlemliyorum. Kasım hatta aralık ayında bile denize girilebiliyor, kış gelmiyor. Kayma 1 aydan fazla. Kış ayı ocakta, yaz ise temmuzda başlıyor. Ekim, kasım, aralık sonbahar; ocak, şubat, mart kış; nisan, mayıs, haziran ilkbahar; temmuz, ağustos ve eylül ise yaz ayı oldu.