Ülkemizde en büyük sorunlardan biri akıl. Birçok spor dalında başarılı olamamamızın en büyük nedeni bunu kullanamamak. En güzel örneğini Galatasaray’ın geçen hafta deplasmanda Şampiyonlar Ligi Ön Eleme Turu’nda oynadığı Zalgiris maçında gördük.
İki takım arasında çok büyük güç farkı vardı. İlk 11 değerleri her şeyi apaçık gözler önüne seriyordu: Zalgiris 4.400.000 euro, Galatasaray 118.400.000 euro. Yaklaşık 27 kat fark var. Dolayısıyla sarı kırmızılı takım favoriydi ve yenmeyi geçtik, fark atması beklenirdi. Ne oldu? 2-2 berabere kaldı. Üstelik yenilebilirdi de.
Bazı kanalları izledim, birçok yorumcuyu dinledim. Genellikle İstanbul ekibinin hazır olmadığını, rakibinin ligde 23 maç, Avrupa Kupası’nda da 2 maç yaptığını söylediler. Bunun etkisi elbette var. Saha zemini halıydı. Alışık değildi. Bunun dezavantajı da oldu mutlaka. Ama galip gelememeyi açıklamaya yetmez. Çünkü asıl sorun sahaya aklın konulamamasıydı.
Hadi Galatasaray açısından bakarak hep birlikte aklımızı kullanalım.
***
Zalgiris, kendi liginde 23 haftadır oynuyor. 2 Avrupa maçı da yaptı. Bu mücadeleleri izlenecek olursa görülecek şey, düşük kalitede bir takım olduğu. Güvendikleri isim Mathias Oyewusi Kehinde. 17 maçta 14 gol atmış. En büyük özelliği hızlı olması. Boş alanı sever. Ama Cim Bom’da kat kat daha iyi 4 isim var: Yunus, Zaniola, Kerem ve Barış. Rakip mecburen defans yapacak, kaptığı topları ileride bekleyen Kehinde’ye atacak. Başka da bir sistemde asla oynayamaz. Geçen sezon Fenerbahçe sarı kırmızılı takım karşısında hücum oynamaya çalıştı, her iki maçta da 3’er gol yedi.
Rakip defans yapıyorsa sen hücum etmek zorunda kalacaksın. Defansta çok boş alan bırakılacak. Hızlı forvetlerini tutmak için 2 stoper de yakından takip edecek. Biri savaşçı olacak diğeri hızlı. Hızlı olanın stoper mevkisinde iyi olmasına gerek yok, Kehinde’nin koşularına cevap versin yeter.
***
Kapanan takımları merkezden açmak zordur ama imkansız değil. Bol bol uzaktan şut çekmek gerekir. Sarı kırmızılı takımda şutları iyi olan çok kişi var. Ama bunu neredeyse hiç denemediler. Sürekli pasla defansı aşmak istediler. Önleri açılmasına rağmen sürekli pas vermeyi denediler, defans araya girip engelledi. Bu takımda Arda Güler olsaydı büyük ihtimalle galibiyeti getirirdi. Örnek olarak Galler maçında ceza alanı dışından çektiği şutla attığı golü gösterebilirim. Onun aklında bir futbolcuyu dünya üzerinde bulmak zor.
Şutla gol aramanın büyük bir dezavantajı da var. Merkezden kaptırılan toplarla hücuma çıkılması daha kolay olur. İleride bekleyen oyuncunun önüne rahatça uzun pas oynanabilir. Ya da sağ ve sol kanattan bindirme yapan oyunculara pas atılarak hızlı hücuma çıkılabilir ve defans eksik ve dengesiz yakalanabilir. Böyle de oldu. Yenen 2 gol örnek gösterilebilir.
***
Hücumda nasıl bir sistem tercih edilmeli?
Yenen gollerde suç sadece defansta mıydı?
Torreira olsaydı, skor farklı olur muydu?
Yazım uzun olduğundan bunların cevabını yarına bıraktım. Görüşmek üzere…
https://www.haberekspres.com.tr/galatasarayin-sorunu-akildi-1