3. Lig 1. Grup’un iddialı iki takımı Karşıyaka ve Mersin İdmanyurdu, İzmir’deki Alsancak Mustafa Denizli Stadı’nda karşı karşıya geldi. Lider ve 3. sıradaki takımın karşılaşmasının sonucu ve göstereceği mücadele merak konusuydu.
Konuk takım için her şey çok güzel gidiyordu. En yakın rakibine 5 puan fark atmıştı. Ev sahibi takım her ne kadar 3. sırada olsa da bu başarı olarak görünmüyordu. Play-Off’lara kalmadan doğrudan 2. Lig’e yükselmekti amacı ama 8 puan gerideydi. Dahası takım, oynadığı futbolla hiç ümit vermiyordu. Bu sebepten hafta arası teknik direktör değişikliğine gidilerek Erman Güraçar’ın yerine Selahaddin Dinçel getirildi. Çözmesi gereken çok önemli konular vardı ve bunun için oldukça çok zamana gerekiyordu. Bir kaç günü geçtik bir kaç haftada çözmek zordu. Ancak sezon arasında değişim gerçekleşebilirdi.
***
Düşündüğüm gibi de çıktı. Müsabaka başladığında Karşıyaka’nın önceki halinden farkı olmadığını gördük. Çok koşuyor, çok savaşıyordu ama orta sahası yoktu. Hücuma ya uzun toplarla ya da hızlı hücumlarla çıkabiliyordu. Buna rağmen ilk 20-25 dakikalık bölümde rakip kalede etkili olan taraftı. Sonrasında maça denge geldi ve oyunun kontrolünü rakibine kaptırdı. Mücadele bu şekilde devam etti ve gol atılamadan 0-0 beraberlikle sona erdi.
***
Beraberlikte etken iki takımın birbirlerine karşı olan üstünlükleri oldu. Karşıyaka, çok koşan ve savaşan bir takım, Mersin İdmanyurdu ayağa daha iyi pas yapabilen, takım olmayı başarmış bir ekip. Tek tek takımları değerlendireyim.
***
İlk önce konuk takımdan başlamak istiyorum. Kırmızı Şeytanlar. 2 takım daha var bu lakabı kullanan; Manchester United ve Altınordu. İlk defa izleme şansını yakaladım ve nasıl lider olduklarını gördüm. Takım olmayı başarmışlar. Birlikte defans yapıyorlar, birlikte hücuma çıkıyorlar. Her ne kadar karşılarında çok koşan, sert oynayan bir takım olsa da zaman zaman güzel paslaşmalar yaptılar ve hücuma birlikte böyle çıktılar. 2 kez ceza alanı içinde akıllıca paslaşsalar da son vuruşlardaki başarısızlık ve kalecinin başarılı kurtarışları gol atmalarına engel oldu. Bu ligin üzerinde bir ekip olduklarını gösterdiler.
Yeşil kırmızılı takımın artılarını yukarıda söyledim. İstek, arzu, koşu ve savaşma defans yaparken işe yarıyor ama hücumda ligin alt seviyesinde. Orta saha diye bir şey yok. Ya defanssın ya da forvet. Diziliş 4-1-5 ya da 4-2-4. Her maçında böyle oynadığı için orta sahanın kontrolünü rakiplerine bırakıyorlar. Pasla ileriye çıkamadıkları için uzun paslar atmak zorunda kalıyorlar. Bazen orta sahada pas atacak birini buluyorlar, atıyorlar ama topu alan 3-4 kişi tarafından sıkıştırılıyor. Sıkışmadığı zamanlarda bazen pas atmak için rakibini çalımla geçmesi gerekiyor bu da top kaybına neden oluyor. Örneğin sağ bek topu alıyor, önünde olması gereken kişi sağ orta saha. Ona pas atıp ileriye çıkacak ama o mevkide oynayan yok. Bomboş. Sağ bek mecburen topu stopere atıyor, geride dönüp duruyor. İleride bekleyen 4-5 kişi olsa da, atağa kalkıldığında ceza alanı içerisinde kalabalıklaşamıyor. Selahaddin Hoca’nın bu konuda işi çok zor. Artık ezberlenmiş bir oyun sistemi olmuş bu ve ezberlerin bozulması gerekiyor.
***
Maç başlamasına saniyeler kala vardığım için önce neler yaşandı bilmiyorum. Müsabakanın başlamasına saniyeler kala iki takım birlikte tribünlere çağrıldı. ‘Futbolda şiddet istemiyoruz’ tezahüratları yapıldı. Maç sonu Mersinli taraftarlar Kaf Kaf çekti, İzmir Marşı’nı söyleyip, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ tezahüratı yaptılar. Centilmence bir müsabaka oldu diyebilirim hem saha içi hem de tribünlerde.
https://www.haberekspres.com.tr/karsiyaka-lideri-gecemedi-makale,11199.html