Türkiye’de yabancı futbolcu alma hakkı olup da almayan ve sadece Türk oyuncularla liglerde mücadele eden tek takım var o da Altınordu. Önceki yazılarımda sürekli böyle başarıya ulaşmanın çok zor olduğunu belirtmiştim. Dediğim bu sezon kanıtlanmış oldu ve 2. Lig’e düşme acısını yaşadı. Üstelik sadece 2 takım düştü. Kümede kalmaya başaranlardan 3 tanesi transfer yasaklısıydı, üzerine 2 tanesinin de puanları silinmişti. Bu, ne kadar başarısız olduğunu gösteren bir durumdu.
***
Ülkemizin altyapı olarak en iyi kulübü Altınordu. Bunun baş mimari ise Başkan Mehmet Seyit Özkan. Kendisini ilk kez Bucaspor’da duymuştum. Altyapısına o bakıyordu. Neredeyse bütün yaş gruplarında şampiyonluğa oynar hatta kupayı kaldırır hale getirmişti. Sarı lacivertli takım için her şey güzel giderken, anlaşmazlıklar yüzünden Özkan kulüpten ayrılmak zorunda kaldı.
Futboldan kopmadı ve o zamanlar sorunlar yaşayan Altınordu’yu aldı. Bucaspor’da yaptıklarını burada yapmaya başladı. Önceden çalıştığı bazı oyuncuları da getirdi. Şeytanlar kötü günleri atlattı ve ayağa kalktı. Altyapıdan çıkan kaliteli oyuncularla üst liglere doğru merdivenleri teker teker çıktı. Bunu yaparken yetenekli gençleri de satarak maddi gelir elde etti.
1. Lig’e geldi. Yıllar önce 2020’de Süper Lig hedefi kondu fakat bu gerçekleşmedi. 1 sene sonra bu şansı yakaladı ama Play-Off Finali’nde Altay’a yenilerek hüsrana uğradı.
Elenmesine rağmen finali görmek iyi olsa da bir sorun yavaş yavaş büyüyerek geliyordu. Altyapı eskisi kadar meyve vermiyordu. Bu oyuncu satılamamasına ve maddi olarak sıkıntıya girilmesine neden oldu. Transferlerde daha ucuza kaçıldı. Gençlerin de yeterli verimi verememesi eklenince eski gücünü kaybetti. Küme düşmemek için uğraş vermek zorunda kaldı. Geçen sezon kıl payı kurtardı. Bu sezon durum daha da kötüleşti. Sahada alınan kötü sonuçlar, altyapıdan çıkan gençlerin yavaş yavaş geri plana itilmesini sebep verdi. Ara transfer döneminde kesenin ağzı açıldı ve deneyimli oyuncular takıma kazandırıldı. Gençler A Takım’dan elendi. Bu kimliğini de kaybetmesi anlamına geliyordu. Küme düşme korkusu yerini ümide bıraktı. Evinde Erzurumspor’a yenilmesiyle, her şey sona erdi, uzun yıllar sonra 2. Lig’e düşmek zorunda kaldı.
***
Gelinen bu noktanın sebebi neydi peki?
Altyapıdan eskisi kadar iyi oyuncu gelmiyordu. Oyuncu satılamadı ve giderler karşılanamadı. Transferlerde ucuza kaçıldı. Takım eski gücünden çok şey kaybetti. Ülkemizde futbolcu satışıyla başarılı olabilmiş takım yok. Reklam gelirleri ve ürün satışlarıyla ayakta duruyorlar. Bunun için çok taraftarı olmalı. Ama İzmir ekibinin taraftar sayısı yok denecek kadar az. Bu da bilet ve forma satışını etkiliyor. Taraftarı az olan kulüplerin reklam alması da zor olur. Alsa da pek fazla para karşılığında olmaz.
Türkler ne yazık ki futbolda başarılı değiller. Ülkemizin yıldız oyuncuları yurt dışına gittiklerinde genellikle tutunmayı başaramayıp, hemen geri dönüyorlar. Az da olsa kalabilenler var ama onlar da üst düzeye asla çıkamıyorlar ve sıradan kalıyorlar. Yetenekli doğanlar var. Bunlar altyapı milli takımlarda başarı elde edebiliyorlar ancak 20’li yaşlara yaklaştıklarında gelişimleri duruyor ve yerinde saymaya başlıyorlar. Kendilerini geliştiremiyorlar.
Yabancılar tam tersi sürekli gelişim içerisindeler. Yerlilere oranla çok daha hareketli, çok daha hızlı, çok daha istekli oluyorlar. Bu nedenle kulüpler yabancı limitini sonuna kadar kullanıyorlar. Yerli oyunculardan kat kat daha faydalı oluyorlar. Satarken de daha çok gelir getiriyorlar.
Altınordu iyi oyuncuları satıyor. Başarı için elinde tutmak gerekir. Bu da onu yarışmacı değil, yetiştirici takım yapıyor. Yarışmacı değilsen, başarının anlamı değişir. Kazandığın maçları ve kupaları değil yetiştirdiğin futbolcuları başarı olarak görürsün.
***
Ülkemizde çocukların oyun oynayacağı alanlar neredeyse kalmadı. Spor yapma imkanları sadece spor okullarında oluyor. Spora ne kadar çabuk başlanırsa, o kadar daha başarılı olunur. Sadece belli bir yaştan sonra halı sahalarda sporla tanışabiliyorlar. İleri yaşlarda başlanınca gelişimleri o kadar az oluyor. Üstelik haftada en fazla 3-4 saat futbol oynanabiliyor. Onun dışında evde bilgisayar başında hayatları geçiyor. Bunun bir faydası da yok değil. E-sporda oldukça başarılı bir ülkeyiz. Altınordu’nun tesisleri var. Gençler burada kalıp, iyi eğitim alabiliyor. Ama bu 7/24 olan bir şey değil. Eksi tarafını da atlamamak gerekir. Çocuklar anne babalarından, arkadaşlarından uzak kalıyor. Psikolojik sorunları doğurması kaçınılamaz bir durum.
***
Bana göre Altınordu’nun tek çıkış yolu yabancılara da şans vermesi. %100 yerli oyuncu mottasından vazgeçip hem A takıma hem de alt yapıya yabancı oyuncu almalı. Ajax bunu en iyi yapan kulüplerden biri. Bu sayede birçok başarı elde etti. Yerli ve yabancıların iç içe olması gelişim için oldukça fayda sağlar. Düştüğü ligde yabancı oyuncu oynatılamıyor. Bu yazdıklarım tekrardan geri dönmeyi başardığı zaman geçerli olur ancak.
https://www.haberekspres.com.tr/sadece-yerli-futbolcularla-olmaz-makale,11542.html