Kendinizi test edebileceğiniz İngilizce videolar. Önce videoyu izleyin, sonra kağıt ve kalemi elinize alarak İngilizce kelimeleri yazarak tekrarlayın. İyice pekiştirene kadar devam edin. Unutma olasılığına karşı da belli aralıklarla videolara dönüş yaparak, bunun önüne geçin.
NOT: İstek ve önerilerinizi aşağıdaki yorum kısmına yazabilirsiniz.
Special Delivery | Özel Gönderi |
A few years ago someone called Steve Smith met a German girl while he was on holiday in Spain. | Birkaç yıl önce Steve Smith adında biri, İspanya’da tatildeyken bir Alman kızıyla tanıştı. |
One of a million similar meetings. | Benzer milyonlarca karşılaşmalardan biri… |
Back in Germany Angela lost Steve’s address. | Almanya’ya döndüğünde Angela, Steve’in adresini kaybetti. |
But she wrote to him all the same. | Ama yine de ona yazdı. |
She simply put his name and telephone number on the envelope. | Zarfın üzerine yalnızca onun adını ve telefon numarasını koydu (yazdı). |
There are twenty-seven pages of Smiths in the London telephone directory and the Post Office handles about fifty million letters a day. | Londra telefon rehberinde, yirmi yedi sayfa Smith var ve postane günde yaklaşık elli milyon mektupla ilgileniyor. |
But this letter arrived in Steve’s letterbox only four days later. | Ama bu mektup, yalnızca dört gün sonra Steve’in posta kutusuna ulaştı. |
Steve and Angela were obviously very grateful to the Post Office. | Steve ve Angela doğal olarak postaneye çok minnettar oldular. |
They were married the next year. | Ertesi yıl evlendiler. |
But the Post Office prefer it if you address the envelope in the conventional way. | Yine de postane, zarfların üzerine alışılagelen biçimde yazmanızı yeğler. |
National Health | Ulusal Sağlık |
Illness strikes at rich and poor alike. | Hastalık zengini de fakiri de vuruyor. |
But it has always been easier to avoid it or at least to buy a cure, if you are rich. | Ama zenginseniz, bundan korunmanız ya da en azından tedavi olanağı sağlamanız, her zaman daha kolay olur. |
There was a terrible plague in 1665. | 1665’te korkunç bir veba salgını oldu. |
In London seven thousand people died in one week alone. | Londra’da sadece bir hafta içinde yedi bin kişi öldü. |
But many of the rich simply moved to the country. | Ama zenginlerin çoğu taşraya taşındılar. |
John Milton, for example, went away to Buckinghamshire and wrote Paradise Lost. | Örneğin John Milton, Buckinghamshire’a giderek, Paradise Lost’u (Kayıp Cennet) yazdı. |
Today good health is not reserved for those with money. | Günümüzde sağlık sadece parası olanlara mahsus değildir. |
Under the National Health Service nobody pays their doctor. | Ulusal Sağlık Kurumu’na bağlı olanlar doktora ücret ödemez. |
Medicine is very cheap and hospital treatment is absolutely free for everybody. | İlaç çok ucuz ve hastanede tedavi herkes için tamamen ücretsizdir. |
And visitors to Britain can take advantage of this if their country has a reciprocal agreement. | Britanya’ya gelen ziyaretçiler, ülkeleri ile karşılıklı bir anlaşma varsa, bundan yararlanabilirler. |