Altay, geçen hafta Eskişehirspor’u 5-0 yenmiş ama beğenmediğimi söylemiştim. Rakibi fark yemesine rağmen daha iyi oynamıştı. Sahasında konuk ettiği Ankara Keçiörengücü’ne 4-0 yenildi ama bu sefer beğendim. Dalga geçtiğimi sakın düşünmeyin, öyle bir şey yok. Açıklayayım:
Siyah beyazlı takım her zaman topa hakim olur, tek kale maç oynar, pozisyona girmekte çok zorlanırdı. Hatta ceza alanına bile top sokamadığı olurdu. Yine topa sahip oldu, oyuna hükmetti lakin bu sefer çok pozisyona girdi, gol atmayı başaramadı. Gerek kaleci Metin, gerek şansızlık ve gerekse de beceriksizlik bunun nedenlerindendi.
***
Paixao ceza sahası dışından doksana şut çekti, kaleci uçtu, çıkardı. Ceza alanına orta yapıldı, hava toplarında hakim taraf oldular, vuruşları kaleyi de tuttu, yine Metin gole izin vermedi.
Orta yapıldı, 2 Altaylı boşa çıktı. Altı pas çizgisi üzerinden Paixao yükseldi vurdu ama biraz yükseğinde kalmıştı, üstten dışarı attı. Oysa arkasında Thiam vardı. Ona çarpsa bile gol olur, skor 1-1’e gelirdi. Burada şansızlık ön plana çıktı.
Erhan net pozisyonlar yakaladı, atması kolaydı, atamadı. Bir pozisyonda, kale içinden bomboş ayakla ağları rahatça sarsacakken, zor olana yöneldi, eğilip kafayla vurmak istedi. Kaleciye geri pası attı adeta. Yediği kadar gol atabilirdi.
Ankara Keçiörengücü pek iyi oynamadan 4 gol attı. Onda da şansı yaver gitti, üzerine kaleci armağan etti, farkı yakaladı.
Barış ceza alanı dışından şut çekti, top direğin içine çarpıp ağlarla buluştu. Kaleci uzansa da yetişemedi oraya kadar. Bu ilk goldu. 3. golde Cihan hangi akılla kalesini terk ettiğini anlamadığım pozisyonda, taş çizgisi yakınındaki Barış’ın aşırtmasıyla golü yedi. Yetişmesi de imkansızdı, oradan pozisyon vermesi de… Son golde de hızlı hücumda az adamla yakalandı, fark 4’e çıktı.
Elbette 52. dakikada Zeki’nin kırmızı kartı sonucu Altay’ın 10 kişi kalmasının da etkisi büyüktü. Hiç bilmeyen birine golleri çıkartıp, maçı izletseler, Altay’ın farklı yendiğini söylerdi.
***
Siyah beyazlılar için ilk ikiye girip, Süper Lig’e yükselme ihtimali mucizelere kaldı. Play-Off dışında olsa da, hemen yakınında. Bakarsınız haftaya kendini oraya atabilir. Yeni teknik direktör Osman Özköylü, takıma doğru teşhis yapabilirse, Play-Off’lardan çıkabilecek takımlar içinde en büyük aday olur.
Akhisarspor harakiri yaptı
Akhisarspor, sahasında şampiyonluğun en büyük adaylarından Samsunspor’a 4-1 yenildi.
Yeni transferleriyle yeşil siyahlı takımı beğendiğimi söylemiştim ama bu sefer karşısında Süper Lig patentli, üst düzey organizasyonlarda görev yapmış, başarılara imza atmış, çok yetenekli oyuncular vardı. Onların karşısında kendi oyununu oynayamazsın. Bir taktik yapmak, özel önlemler almak gerekir.
***
Akhisarspor dersine çalışmış mıydı? İzlediğim takım pek çalışmışa benzemiyordu. Gerçi daha 6. dakikada yenik duruma düştü ama yine de yanlış futbol oynadı.
Tam saha pres yapmaya kalktı. O zaman defansın orta saha çıkması lazım. Yasin ve Burak çok hızlı oyuncular, ileride yakalandığında golü atıverirler. Yakalanmadılar çünkü defans biraz geride kaldı. Bloklar açılınca ileride yapılan defans hiçbir şeye yaramadı. Samsunspor rahat top dolaştırdı, oyuna hakim oldu. Golleri attı yine aynı sistem devam etti.
***
Hızlı iki oyuncu aynı zamanda ayaklarına da hakim. Kolay adam geçebiliyorlar. Buna bir de Gökhan da ekleniyor. O Gökhan rakiplerinden sıyrıldı, defansın biraz geride olması sayesinde rahatça şut çekmeyi başardı, golü attı.
Ne yapması gerekirdi? 1. Lig’in klasik oyununu oynamalıydı. Geriye yaslanmalı, rakibe alan bırakmamalı, ileriye koyacağı hızlı oyuncularla gole gitmeliydi. Samsunspor’a karşı açık futbol intihar oldu, kazanma olasılığını azalttı ve üzerine de farklı mağlup oldu.
***
Yeni transferler orta sahaya ve forvete canlılık getirdi. İleride birbirlerini daha iyi tanıdıkça daha iyi olma kapasitesi fazlaca var. Ama defansın göbeği ve solunda oynayan iki oyuncu da genç ve tecrübesiz. İyi de oynuyorlar fakat yine de stoperlerinden biri en azından tecrübeli olmalı, takımı defansta yönetebilmeli.