Son yılların en önemli derbi heyecanı yaşandı İzmir’de. Küme düşmemek için mücadele eden Göztepe ile Altay, Gürsel Aksel Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Kazanan 2-0’lık skorla konuk ekip oldu.
Günler öncesinden taraftar örgütlenmiş, stadı doldurmak için çağrıda bulunmuşlardı. Bunda başarılı oldular. Kapalı gişeydi. Hedef 3 puan almak, sıralamada biraz üstlere çıkıp, rahatlamaktı. Buna, inanılmıştı.
***
Karşılaşmada favori, sarı kırmızılı takımdı. Taraftarının yoğun desteğini arkasına aldı. Bu büyük bir avantajdı ama bu akşam tam tersi olacaktı.
Göztepe oyuna iyi başladı. Gole yakın taraftı. Üstünlüğünü sonuna kadar devam ettirdi. Fırsatlar yakaladı hem son vuruşları kötüydü hem de rakibinin etten duvarını aşamadı. Kalesinde 2 kere tehlike yaşadı, ikincisinde VAR’ın müdahalesiyle penaltı kararı çıktı ve 42. dakikada geriye düştü. İkinci yarının 4. dakikasında da hızlı hücumdan golü yedi, işi çok zora girdi. Gol şansları yakaladı ancak değerlendiremedi.
Altay mahkum bir oyun sergiledi. Defansta kalabalık durdu ama buna rağmen çok pozisyon verdi. Zaman zaman ceza alanı içinde duvar ördü, şutlarda geçit vermedi. Rakip pres karşısında zaman zaman top çıkarmakta zorlandı. Kaptırıp (Özgür, Zeki, Poko), kalesinde tehlikeler gördüğü oldu. Orta saha defansa uzaktı. Kaleden pasla çıkmaya kalkınca yeterince destek gelmedi, pası alan oyuncu sık sık yalnız kaldı, topu ayağında tutmaya çalıştı.
***
Galip gelen takımı belirleyen etken çok var. Kimisi az kimisi çok. Bana göre en büyük etkenlerin başında stres geliyor. İki takım da mutlaka puan almalıydı. Bu büyük bir baskı oluşturdu. Son paslarda başarısız olundu. Tabii kendi taraftarı önünde oynayan sarı kırmızılı takım bundan daha çok etkilendi. Seyirci ateşleyici güç olabileceği gibi, olumsuz etki de yaratabiliyor. Gol geciktikçe stres arttı, stres arttıkça topa istediği gibi hükmedemedi adeta amatör takıma dönüştü.
***
Oyun sistemleri yoktu. Göztepe tam saha pres yaptı, ısıran bir top oynadı. Altay aynı şekilde karşılık vermeye çalıştı ama tam olarak başaramadı. Yine de kora kor bir müsabaka oldu.
Sahada sadece savaş vardı. Daha en başta Kerim havadaki topu uzaklaştıran Rodriguez’in ayağına hamle yaptı. Sonrasında Kazımcan’ı ve onun ayağındaki topu taca gönderdi koyduğu omuzla. Sertliği biraz üst seviyelere çıkarınca bu sefer Özgür karşılık vermeye başladı. Ndiaye’nin üzerine çıkarak kafa vurdu ve sakatladı. Dirsek yoksa girişi nizamiydi. Sonrasında Kerim’e girdi. Orta sahada bir kez daha Ndiaye’yi düşürünce hakem sarı kartını çıkardı.
Top nerede herkes oradaydı. Yığılma olunca rahat oyun sergileyemediler.
***
Soner, fizik olarak güçsüz bir oyuncu. Ondan teknik olması beklenir. Bir pozisyonda çizgiye indi ve orta yaptı. Ama ortasını kafasını kaldırıp, hedef seçip yapmayınca, top hiç kimsenin olmadığı yere gitti. Ondan en azından bunları iyi yapması beklenir. Çalışması gerekiyor.
Murat Akça’yı çok eleştirmişimdir. Bu maçta 3 kritik hamle yaptı. Bir tanesinde sert şuta kafa koydu, sakatlanma pahasına.
***
Sahaya çok fazla yabancı madde attılar. Bu maç kaybedilebilir ama çıkacak cezayla sonraki maçlarda takımlarını yalnız bırakmak zorunda kalabilirler. Bunu da düşünmek gerekirdi.
Baku sahaya atılan cismi yerden alıp tribüne geri gönderdi.
Maç sonunda sahanın ortasında galibiyet sevinci yaşayan takımına İbrahim Öztürk müdahale etti ve hemen soyunma odasına girmelerini söyledi. Taraftarı daha fazla kışkırtmak istemiyordu.
https://www.haberekspres.com.tr/izmir-derbisi-siyah-beyaz-makale,10381.html