İzmir yine bir finale ev sahipliği yaptı. Fenerbahçe ile Medipol Başakşehir, Göztepe Gürsel Aksel Stadyumu’nda Ziraat Türkiye Kupası finalinde karşı karşıya geldi. Ancak şunu belirtmek gerekir ki, kapasite 20.040 değil de 60 bin olsa, yine dolardı. Başakşehir’e ayrılan yerde boşluklar olsa da Fenerbahçe tarafı tıklım tıklım doluydu. Maça bilet bulamayanlar da vardı.
***
Fenerbahçe’nin oyun sistemi bilindik bir şey. Tam saha pres yapar ve adam adama oynar. Çok koşar. Teknik Direktör Jorge Jesus yenilse bile bu taktiğinden asla vazgeçmez. Son maçında Galatasaray kurduğu taktikle sistemi lehine çevirdi ve ilk maçta da yaptığı gibi 3-0 kazanmayı başardı. Bu hezimetten sonra Jesus’un değişime gidip gitmeyeceğini merak ettim.
Başakşehir son 2 maçında ligin üst seviye takımları olan Adana Demirspor ile Trabzon’u yenerek kupada iddialı olduğunu göstermişti. Bir taraf formdaydı. Diğer taraf ise yaşadığı hezimetten sonra en azından bir kupayla sezonu kapatmak için canını dişine takacağı malumdu. İyi ve çekişmeli bir karşılaşma bizi bekliyordu. Sadece öyle sanıyormuşum.
***
Maçın başlama düdüğü çaldı ve Fenerbahçe yine sisteminden vazgeçmediğini gösterdi. Hızlı girişe rakibi karşılık veremedi ve daha 49. saniyede gol geldi. Öne geçen oyunu biraz yavaşlatır, garantiye gitmeye çalışır, geriye düşen daha çok koşar, saldırır ve oyunu hızlandırır. Hiç de öyle olmadı. Sarı Kanarya aynı şekilde devam etti, rakibini adeta ezdi. Arka arkaya pozisyonlara girdi, kaçırdı da kaçırdı. 29. dakikada çizgiye inen Arao’nun kale önüne gönderdiği topu yere yatarak tutmaya çalışan kaleci Muhammed Şengezer elinde kaçırdı, Michy Batshuayi, boş kaleye kendisinin ve takımının 2. golünü attı. İlk yarı aynı şekilde sürüp, bitti.
İkinci yarıda Fenerbahçe az da olsa vitesi düşürdü. Ama kalesinde pek tehlike yaşamadı. Rahatça galibiyete ulaşacağı aşikardı. Bir tehdit yoktu çünkü. Ve öyle de oldu.
Başakşehir, belki de sezonun en kötü futbolunu oynadı. İlk saniyelerde yediği gol ateşlemesi gerekirken, adeta tamamen çökertti. Sahada hiçbir varlık gösteremedi. Gol pozisyonu çok az da olsa atabilirdi ama topu kaleye vurmayı başaramadı.
Rakibinin sistemini biliyordu. Bu sistemden faydalanan Galatasaray gibi önünde çok güzel bir örnek vardı ve sadece bunu uygulaması yeterdi ama yapamadı. Tam saha presi sürekli yedi. En başta rakip defans arkasına uzun oynamalıydı. Bunu yapamadı. Yaptığında başta Joao Figueiredo olmak üzere sürekli ofsaytta kaldı. Fenerbahçe’nin tam saha baskının yanında adam adama oynamasını da avantaja çevrilebilirdi. Defansta 2 stoper kalacak kalanlarda yarısı orta sahaya diğeri de en ileriye konumlanacaktı. Orta saha baskı yapanları kendi kalesine yaklaşarak üzerine çekecekti. Böylece hücumla defans arasında büyük boşluk oluşacaktı. Buraya uzun oynanan topla hücuma çok hızlı çıkacak, arkadan gelen destekle kalabalıklaşıp, gol yollarında etkili olacaktı. Bunu yapmaya da çalıştı ancak paslar yerini tutmadı. Ya uzun atıldı ya da kısa düştü. Bir türlü ileriye çıkmayı ve çoğalmayı başaramadı. Pas kalitesi çok düşüktü. Kısa paslarda bile başarılı olamadı. Çok kötü olan performans Teknik Direktör Emre Belezoğlu’nu çileden çıkarmış olacak ki daha ilk yarı bitmeden 34. dakikada 3 oyuncu değişikliği yaptı. Lakin bu da hiçbir işe yaramadı.
***
Müsabaka 2-0 bitmişse bu Fenerbahçe forvetlerinin kötü performanslarından kaynaklandı. Bunu en iyi istatistikler açıklıyor. Sarı lacivertli takım şutta 17’ye 1 üstünlük sağladı. İsabetli şutta ise 8’e 0. Rakamlar aynı zamanda Başakşehir’in ne kadar kötü olduğunu da gün yüzüne çıkarıyor.
***
Fenerbahçe sonuna kadar kupayı hak etti ve bunu da başardı. Ali Koç da futbolda ilk kupasına kavuşmuş oldu.
***
Arda Güler sahada tek fark yaratan oyuncuydu. Topla oynayışı ve pasları kalite kokuyordu. Oyun bilgisi de bana varmış gibi geldi. Önceden kendisini pek izleme olasılığım olmamıştı. Bu nedenle ‘gibi’ dedim. Topun biraz dibine girip, attığı pas harikaydı. Arkadaşı kaleciyle karşı karşıya kaldı ama topa vurmayı başaramadı. Maçın oyuncusu oylamasında onun ismini yazdım. O seçildi.
Michy Batshuayi… Ayak hareketleri çok güzel ama gerisi tam bir amatör. Bu nedenle o yeteneğini kullanmayı başaramıyor. Nasıl golcü olmuş, şaşılacak bir durum. Bana, orta sahaya evrilse daha çok iş yaparmış gibi geliyor. 29 yaşına kadar kendini nasıl geliştirememiş ve amatörlükten kurtulamamış anlaşılır gibi değil. Üstelik Avrupa’nın üst seviye takımlarında forma giymiş.
***
Çok küfür vardı. İlk başta stat dışında Başakşehirlilerin küfürlerini duydum. Bu içeride de devam etti. Fenerbahçeli taraftarlar da geri kalmadı, aynı şekilde karşılık verdi. Baykuşların içerisinde Göztepeliler de olsa gerek sarı kırmızılı takım da küfürden kanaryalar tarafından nasibini aldı.
Kaleci İrfan Can Eğribayat Göztepeliler tarafından aforoz edildi ve o Fenerbahçe’ye gitti. Çok fazla küfür yedi Başakşehir tarafındaki seyirciden.
Kupa töreni çok ama çok karışık oldu. Saha içerisinden izleyenler ve basın mensuplarının sayısı çok fazlaydı. Neredeyse platformun dibine kadar girmişlerdi. Kupa kaldırıldığında adeta yüzlerce insan birlikte kaldırdı. Futbolcuları görmek mümkün olmadı. Organizasyonu yapan kişi Başakşehir’den bile çok kötü bir performans sergiledi. İzmir’de birçok final oynandı, hiç kimse uzunca bir süre platforma yaklaştırılmadı. Foto muhabirleri bile çok uzaktan resim çekti. Bir süre kutlandıktan sonra yaklaşıldı.
https://www.haberekspres.com.tr/kupayi-fenerbahce-kaldirdi-makale,11560.html